Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE
FALSE

Hover Effects

TRUE
HIDE_BLOG
{fbt_classic_header}

Header Ad

Son yazılar:

latest

Ads Place

Kadın ve erkeklerde doğurganlık ölçüsü

Adet düzensizliği, sperm sayısı ve daha bir sürü etmen doğurganlığımızı etkiliyor... Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Sağlığı Bölüm Koordina...

Adet düzensizliği, sperm sayısı ve daha bir sürü etmen doğurganlığımızı etkiliyor...

Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Sağlığı Bölüm Koordinatörü Prof. Dr. Aydın Arıcı sorularımızı cevaplıyor... 

Kadınlar ve erkekler doğurgan olup olmadıklarını nasıl öğrenebilirler? 
Erkekler için, çok basit bir test olan sperm tahlili yapılabilir. Bu testle, spermin hacmine ve yoğunluğuna, yani bir mililitrede ne kadar sperm bulunduğuna ve spermin morfolojisine, yani şekline bakılabilir. Sperm hücrelerinde anormal şekilli spermler muhakkak bulunur. Ancak bunların belirli bir oranı vardır. Biz anormal şekillilerin yüzde 40'tan az olmasını isteriz. Bunun yanı sıra ileriye doğru hareketle sperm sayısının da hiç olmazsa yüzde 60 olmasını isteriz. 1 ml'deki sperm sayısının en az 20 milyon olması gerekir. 

Sperm hacminin ise 2-5 ml arasında olması normal sınırlardadır. Ancak sperm sayısı biraz düşük olan birisi baba olamaz diye bir şey söylenemez. Baba olma şansı vardır, sadece diğerlerine göre biraz daha azdır. Örneğin bir erkeğin 1 ml'de 15 milyon spermi varsa bu kişiye siz baba olamazsınız diyemeyiz. Baba olabilir ama biraz daha uzun sürebilir bu süreç. Bunların yanı sıra, günümüzde bu tür sperm bozuklukları gerek aşılama yoluyla, gerekse tüp bebek yoluyla çok başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir.

Kadınlarda ise biraz daha detaylı bir inceleme gerekir. Bunlardan birincisi, tüplerin açık olup olmadığının kontrol edilmesi. Ancak evli olmayan bir kadında bunun yapılmasını tavsiye etmiyoruz. Bu testin ancak çocuk yapmaya karar veren çiftlerde hamilelik olmamışsa yapılmasını tavsiye ediyoruz. 35 yaşın altındaki kadınlarda bir yıl denemenin ardından hamilelik olmamışsa tüplerin açık olup olmadığına bakılması gerekir. 35 yaşın üstündeki kadınlarda bu süre biraz daha kısa tutulabilir. Kadınlarda yapılması gereken bir başka test ise yumurtlama düzeninin olup olmadığının ve hormonların dengeli olup olmadığının araştırılması. Bunun için iki basit kan testi vardır. Birincisi, adetin üçüncü günü yapılacak yumurtalık ve yumurtalığı idare eden hormonların ölçülmesi. Diğeri de adetin yirmi birinci günü yapılabilecek ve yumurtlamanın olup olmadığının kontrol edildiği kan testidir. Bu testlerle çok genel bir şekilde bir kadının hormonal düzensizliği ya da yumurtlamada sorunları olup olmadığı anlaşılabilir.

Adet düzensizliği olan kadınlarda kısır olma olasılığı yüksek midir?
Evet; düzenli olanlara göre bu olasılık daha yüksektir. Adet düzensizliği derken şunu kastediyoruz: Bir kadın normalde 28 günde bir adet görür. Ama bunun normal sınırları da 25-32 gün arasındadır. Bir iki gün oynamayla hiçbir sorun olmaz. Ama örneğin bir kadın iki ayda ya da üç ayda bir kez adet görüyorsa çok büyük bir olasılıkla yumurtlama fonksiyonu tam çalışmıyordur. Dolayısıyla bu kişinin tedavi olmadan hamile kalma olasılığı oldukça azdır.

Erkeklerde yaş sınırı nedir?
Örneğin 70 yaşındaki bir erkek cinsel ilişki kurabiliyor ve ejakulasyon oluyorsa (ki günümüzde bunu sağlayan pek çok ilaç vardır) baba olması pek bir sorun değildir. Sperm sayısı erkeklerde de hormonların azalması nedeniyle bir miktar düşer. Ama hiçbir zaman sıfıra inmez.

Kadınlara bakarsak bu durum nasıl?
Kadınlarda ise durum tamamen farklıdır. Çünkü bir kız çocuğunun yumurtaları, daha kendisi annesinin rahminde bebekken yumurtalığına yerleşir. Hamileliğin yaklaşık dördüncü ayında en yüksek rakama ulaşır ki bu rakam yaklaşık iki milyon kadardır. Fakat bu yumurtalar zaman içinde gittikçe azalır. Doğduğunda yaklaşık yarısı gider. Buluğ çağına erdiğinde ise yumurtalıklarında yaklaşık 400 bin tane yumurta kaldığı tahmin edilmektedir. Ondan sonra da bu yumurtalar sürekli olarak azalır. Kabaca 45 yaş civarında da çok azalır. 45 yaşından sonra hamile kalmak bu yüzden çok zordur ancak imkansız değildir. Biyolojik yapı tabii ki kişiden kişiye değişir ama çok nadirdir.

50 yaşında bir kadın anne olduğunda gazetelerde haber olarak görürüz ama bir erkek bu yaşta baba olduğunda haber olmaz. Çünkü bu durum doğal fonksiyonunun bir parçasıdır. Dolayısıyla yaşa bağlarsak, 35 yaşına kadar kadınların doğurganlığında pek bir değişiklik yoktur. 20-30 yaş arası bir kadının en doğurgan çağlarıdır. 34'e kadar bu devam eder, 35'ten sonra ise azalır. Rakam vermek gerekirse, eğer kadının düzenli bir ilişkisi varsa, tüpleri açıksa ve eşinin sperminde hiçbir sorun yoksa böyle bir çiftin (kadın 35 yaşından gençse) hamile kalma şansı her ay yüzde 30-35 kadardır. 35 yaşından sonra bu oran gitgide azalır. Önce yüzde 20'ye iner, sonra yüzde 10'a iner. Kadın 40 yaşına geldiğinde ise tedavi olmadan hamile kalma şansı her ay yüzde 10 kadardır. Dolayısıyla bu doğumu ileri yaşlara atmayla birlikte günümüzde kadınların doğurganlığı giderek azalmaktadır.

✎ Mutfağınızın olmazsa olmazı her ürün Karaca’da!
Sosyal Sorumluluk Projesi

Hiç yorum yok

Yorumlarınızı bekliyoruz

Ads Place

Haber | Sağlık | Diyet | Kadınca | Zayıflama | Spor | Otomobil | Güzellik | Yaşam | Moda | Cinsel Sağlık | Psikoloji |